|
|
|
|
|
|
CUMHURİYET
RÜYASI
|
Gelen atlı da zaten Yörük Ali Efe’nin kızanlarından biriymiş. Bizi atına bindirip hızlıca Aydın’daki halamızın yanına götüreceğini söyledi. Ben hemen ağlamaya başlamıştım. Durmadan babama ne olduğunu soruyordum. O sert ve bir o kadar da acınası bir tavırla yüzüme bakarak ‘’Baban şuan halanın yanında merak etme. Gittiğimizde göreceksin’’ diyordu. Dalama’dan çıkalı neredeyse yarım saat oluyor. Atımız dört nala yolları devirirken yol kenarlarında hayatımızda görmediğimiz ve göremeyeceğimiz türde insanlar uzanıyordu. Arkadaşımla ben gözlerimizi kapatarak Köşk’e kadar geldik. Köşk’e geldiğimizde her yer yıkılmış, talan olmuştu. Tren yolu harap olmuştu. Her yer yanıyordu. Evlerin tepelerinden dumanlar yükseliyordu. Çok az sağlam ev kalmıştı. Karatepe’ye baktığımda kapkara dumanlar ve ateşler yükseliyordu. Başında fesi olan küçük bir çocuk yalın ayak ağlayarak bize bakıyordu;’’Annemi gören var mı’’ diyordu. Gece buralarda korkunç şeyler olmuş. Atın üstünde yol alırken bir yandan da Efe’nin kızanı buralarda neler olduğunu anlatıyordu. Meğer bir yıldan beri Mustafa Kemal tarafından büyük bir gizlilikle hazırlık yapılmış ve her şey Yunan denilen düşmana son darbeyi vurarak onları ülkemizden kovmak için yapılmıştı. Haftalarca süren savaştan sonra Ağustos ayının otuzunda düşmana karşı büyük bir zafer kazanmışız. Dağılan düşman birlikleri Kütahya’dan itibaren perişan ve düzensiz bir şekilde İzmir’e doğru kaçmaya başlamışlar. Kaçarlarken de yol üzerinde önlerine ne geldiyse yakıp yıkmışlar. Evleri talan etmişler, ateşe vermişler. Kaçarlarken yüzlerce Yunan askeri yollarda can vermiş. Atlar, eşekler ve öküzler telef olmuş. Bu korkunç manzara karşısında ağzımı açamıyordum. Sanki dilim tutulmuştu. Aydın’a vardığımızda da durum farklı değildi. Her yer yakılıp yıkılmıştı. Eylül ayının o sıcağında herkesin üstünde tek bir atlet vardı. Bey camii yakınlarında bir kalabalık vardı. Herkes Gazi Mustafa Kemal’in geleceğinden söz ediyordu. Babam bizi kalabalığın arasından hemen görüp karşıladı ve kucağına aldı. Herkeste sevinçle karışık yorgunluk vardı. Ben ağlıyordum. Herkes arkamdan gelen atlıya bakıyordu. Gelen Gazi Mustafa Kemal’di...Gözyaşlarımı elinin tersiyle hafifçe silerek şöyle dedi: ‘’ Çocuğum ! Artık ağlamak değil gülmek yakışır o gül yüzüne. Sen gülmelisin ki size emanet edeceğim Cumhuriyet de gülsün, o da sizinle beraber ilelebet yaşasın. Onu bugün ilk ve son kez ağlatmış olalım...’’
[Devamı Arka Sayfada]
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 29 ziyaretçi (32 klik) kişi burdaydı!
Anasayfa | Künye | Ürün Gönder |
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ @ 4 Ocak 2009 - HENDEK
[ Tüm hakları saklıdır]
|
|
|
|
|
|
|
|